İskoçya denilince akla ilk Scotch Whisky geliyor. Suyu, toprağı, meşe fıçıları ve üretim yöntemleri ile İskoçya’nın sağladığı tüm kaynaklar viskiyi İskoç kültürünün önemli bir parçası yapıyor. Damıtma sanatının İskoç kıyılarına taşınmasıyla üretilemeye başlayan viski, bugüne kadar çeşitli maceralar atlatıyor.
1500'lerde İskoçya’da hemen her aile kendisi için küçük çapta viski damıtımı için sadece üst sınıfa izin veriyor. Ancak böyle bir sınırlama evlerde viski damıtımının önüne geçemiyor. Viskinin yaygınlaşmasıyla evlerdeki bakır imbiklerde viski üreimi köy ve kasabalarda bir yaşam biçimi haline geliyor. Zaman içinde İskoç içkisi İngiltere’ye yeni bir lezzet olarak ulaşıyor. Viski tadı İskoçya dışına yayılmaya başlıyor.
1700’lerin sonlarında İskoç viskisi İngiltere’de o kadar çok tüketilmeye başlıyor ki, cin üreticileri lobisi tarafından hızı kesilmeye çalışılıyor. Fransa ile yapılan savaş sırasında üç katına çıkan vergiler viskicilerin “yeraltına” inmesine sebep oluyor. Kaçak imalat ve satış, viskiye asi İskoç ruhu katıyor. 1823’te vergilerin düşülmesi ve yeni düzenlemelerle yasal viski üretimi tekrar başlıyor.
Avrupa kültürünün ivme kazandığı 1800’lü yıllardaki endüstriyel gelişmeler viski damıtıcılarını da özendiriyor. Aeneas Coffey'in icadı kolonlu imbiklerde 24 saat sürekli damıtım yapılabiliyor.
1800’lerde kadar sadece arpa maltından damıtılan İskoç viskisi 1860’da harmanlanmaya başlanıyor. Viski harmanlamada genellikle en fazla iki ya da üç çeşit tahıl viskisi ile, zaman zaman 40 çeşide varan malt viskisi kullnılır. Her maltın bir diğerinin “sivriliğini” yumuşattığı düşünülür, ve harmanın sonunda ortalama bir tat elde edilir.
Viski harmanlamadan sonra hewmen şişelenmez, tatla rının birbirine iyice karışması için birkaç ay daha fıçılarda dinlendirilir. “Evlenme Süresi” denilen bu arada meşe fıçıların kokusu da viskiyle harmanlanır. Sonra suyla alkol derecesi yüzde 40-43’e indirilerek filtre edildikten sonra şişelenir. Şişe üzerinde yazan viski tarihi harmana giren en genç viskinin tarihidir.
İskoç viskisinin ilk kez ne zaman damıtıldığı bilinmemektedir. Yapılan bütün araştırmalar sonucunda ortaya çıkan gerçek; ilk olarak M.Ö. 800'lerde Asya’da denendiği, Mısır kanalıyla Avrupa’ya geldiği yolundadır. Damıtma sanatının Britanya'ya ne zaman geldiği büyük bir sır olarak kalmıştır. Kesin olarak bilinen ise Antik Keltler bu sanatı uygulamışlar ve elde ettikleri sıvıya da “Uisge Beatha” ( Hayat Suyu ) adını vermişlerdir.
Yorgun bedenleri canlandırması, soğuk algınlığına iyi gelmesi ve morali yükseltmesi Keltler tarafından Tanrı’nın bir armağanı olarak kabul edilmiştir. Ne zaman ve nasıl gelmiş olursa olsun,İskoçlar damıtma sanatında mükemmelliğe ulaşmışlar, böylece doğa tarafından cömertçe bağışlanan kaynakları kullanarak yörenin tarihine, kültürüne , geleneklerine işlemiş olan bugünkü viskiyi elde etmişlerdir.
İskoçya’da kayda geçmiş en eski damıtım 1494 tarihini taşır. Bundan 503 yıl önceki maliye kayıtlarında “Keşiş John Cor’a hayat suyu yapmak için 8 ölçek malt” notu bulunmaktadır. Bu miktar 1.500 şişe yapmak için yeterlidir. Böylece anlaşılıyor ki o dönemde damıtma işlemleri için gerekli donanım bulunmamaktaydı Ne var ki, kullanılan ilkle alatler ve bilimsel uzmanlığın olmaması nedeniyle elde edilen içki bazen zararlı bile olabiliyordu. Zamanla damıtma metotları gelişti ve 16.-17. yüzyıllarda büyük ilerlemeler sağlandı. Bu arada manastırların da kapanması gelişmeyi hızlandırdı. İşsiz kalan rahipler manastırların dışında hünerlerini göstermekten başka çıkar yol olmadığından viski işine daldılar. Böylece damıtma bilgisi büyük hızla yayıldı. Viski o dönemde sağlığın korunması, hayatın uzanması, çiçek hastalığı, felç, kolit ve diğer birçok hastalığa karşı doktorlar tarafından da tavsiye edilerek reçetelere yazılıyordu. İskoçlar beşikten-mezara kadar viskiyi benimsediler. İskoç yaşantısının vazgeçilmez bir parçası haline gelen viski uzun ve soğuk kış aylarında canlandırıcı olarak kullanılırdı, misafirlere sunuldu ve sosyal yaşantısının dostluk simgesi oldu. Gittikçe artan bu popülerliği sonunda İskoç Parlamentosunun da dikkatini çekince, 17. yüzyılın sonunda malt ve viskiye ilk vergiler kondu. Oranlar gittikçe arttırıldı, vergi memurları acımasız davranıldı. 1707 yılında İngiltere ile birleşme anlaşması gerçekleştiğinde askerler yöredeki isyankar kavimler üzerine yürüdü. Damıtıcılar vergilerden kaçmanın çaresini yeraltına inmekte buldular. Maliye deneticileri ile kaçak içki üreticileri arasında uzun ve zaman zamanda kanlı mücadele böylece başladı.
Yasalar hem yazılış dili ve hem de kısıtlayıcı katı kuralları yüzünden kaçak imalatçıklara son derece yabancı geliyordu. İskoç halkı kurallara uymamayı o kadar benimsemişti ki, ahlaki bir rahatsızlık duymadığı gibi bunun normal bir işlem olduğuna inanıyordu. 150 yıl süresince Kirk rahipleri kiliselerdeki mihrabın altın büyük depolar yaptırdılar. Hatta kaçak içki tabutların içinde taşınarak istenen yere rahatlıkla götürülüyor, maliye denetçilerinden kaçmak için akla gelen bütün yollar deneniyordu.
1777 yılında Birleşik Krallık’ta Edinburg şehrinde sadece 8 ruhsatlı damıtımevi vergi verirken 400 kaçak imalathane sahiplerinin kişisel çıkarlarına hizmet veriyordu. Bu sayı İskoçya2nın yine de dağlık yöreleri ve adalardaki kaçak imalathanelerin sayısına göre çok azdı. Kaçak imalathaneler tepelerin girinti-çıkıntılarına kurnazca yerleştirilerek gözlerden gizlenmişti. Tespit edilemeyenlerden biri dumanı toprak altından 65 metrelik bir boru ile köydeki evlerden birinin bacasına gönderiyordu. Bazıları da imbikleri gece çalıştırıyor, böylece karanlıkta duman görülemediğinden imalat sürdürülüyordu.
Bu karışık ortamda kendisi de geniş topraklarında İskoçya’nın en iyi kaçak viskisini üreten Gordon Dükü Lordlar Kamarasına bir teklif götürerek hükümetin resmi olarak viski üretimini kazançlı bir hale getirmesini istedi. 1823 yılında çıkarılan kanunla 10 pount ruhsat ücreti ve galon başına da belli bir ödeme tespit edilerek bugünkü İskoç Viskisi endüstrisinin temelleri atılmış oldu. Yasayı izleyen 10 yıl içinde kaçakçılık tamamen ortadan kalktı. Bugün mevcut öolan imalat hanelerden çoğu eskiden kaçakçıların kullandığı yerlerde bulunmaktadır.
Ayrıca yasa dışı iki gelişmede İskoç viskiciliğinin ilerlemesinde büyük rol oynamıştır. 1831 yılında Aeneas Coffey kendi adını verdiği bir imbiği icad etmiş ve bu sayede damıtma işlemlerinin kesintisiz yapılmasını sağlamıştır. Böylece bakır imbiklerde üretilen malt viskiden daha farklı ve daha az yoğun bir ürün olan tahıl ve viskisi üretimi de gerçekleşmiştir. Bu icad 1860 yılında Andrew Usher Co. Şirketi tarafından malt ve tahıl viskisinin ilk defa karıştırılarak daha hafif bir viski elde edilmesinde kullanılmıştır. Böylece İskoç viskisinin pazarlarının gelişmesinin yolları açılmıştır.
İkinci gelişme ise büyük bir tesadüf ve felaket sonun gerçekleşmiştir. 1880’lerde Fransa’nın bağları asma biti salgınıyla mahvolmuş, birkaç yıl için mahzenlerdeki şarap ve brandy stokları tükenince İskoçlar hemen bu fırsatı değerlendirmişler, Fransız sanayinin kendini toparlamasına kadar geçen yıllar boyunca İskoç viskisi brandy’nin yerine birinci derecede tercih edilmiştir. Özellikle blended viski pazarı ele geçirilmiş, Amerika’daki içki yasağını, ekonomik buhranları atlatmış ve bugün kü konumuna gelmiştir. Uluslar arası piyasalarda “Scotch Whisky” ilk tercih edilen içecek olup, bu ününü 200 ülkeye yapılan ihracatla sürdürmektedirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder